Bu suça ortak olmayacağız metnini imzalamamızın üzerinden beş yıl geçti! Bu süre içinde yoğunlaşarak artan insan haklari ihlalleri, baskılar, savaş ortamı ve ‘müstemleke’ uygulamaları hatırlatan kayyum atamaları metnimizin halen güncel, barışın ise acil bir gereksinim olduğunu doğruluyor.
Türkiye’deki otoriter yönetimin üniversitelere yönelik saldırısı da aralıksız devam ediyor! 2016’da çıkarılmış olan bir Olağanüstü Hal KHK’sı ile Cumhurbaşkanı’na üniversite rektörlerini tek başına atama yetkisi verilmesi bu saldırılara yeni bir boyut kazandırmıştı. Daha önce de çeşitli üniversitelerde defalarca yaşandığı ve son örneğini Boğaziçi Üniversitesi’nde gördüğümüz rektör atamasında olduğu gibi, akademik niteliklerinden çok iktidara yakınlığıyla nam salmış kişilerin doğrudan üniversite yönetimlerine getirilmesi, akademik özerkliği ve bilimsel özgürlüğü tamamen yok etmiştir. Üniversiteler, hukuksuz işten çıkarmaların, hak ihlallerinin, anti-demokratik uygulamaların ve iktidarın fütursuz kadrolaşma hırsının mekanları haline getirilmiştir. Akademik özerklik ilkesinin açıkça ihlali olan rektör seçimlerinin kaldırılarak üniversitelerin şirket gibi yönetilmesi, üniversitelerin toplumdan çekilip iktidara teslimi anlamına gelmektedir. Üniversitelerin içine çekildiği bu hazin durum metnimizin güncel, barış ve demokrasinin ise acil bir gereksinim olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz!
Taleplerimizin arkasındayız!
BAK-Almanya Derneği